Lider Erdoğan’ın UYGUN Parti’ye daveti ne manaya geliyor… 2 ihtimal var

G20 Tepesi için gittiği Endonezya ziyareti sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 6’lı masa ittifakında milliyetçi çizgisiyle öne çıkan ÂLÂ Parti’ye masadan ayrılması daveti yapıp şu sözleri kullanmıştı;

Muhalefetin içinde, CHP’yi bir kenara koyalım, 6’lı masanın hepsini söylememe gerek yok, ancak İP’in (İyi Parti’nin) bunlarla birebir çizgiye düşmesi olağan düşündürücü. Onlar niçin bunlarla birebir masaya düşüyor yahut tıpkı pozisyona geliyor? Bu natürel düşündürücüdür. Hele hele bu türlü bir devirde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse ulusal ve yerli bir duruş sergilemek üzere pozisyonunu tekrar gözden geçirir.”

MERAL AKŞENER’İN YANITI

İYİ Parti Başkanı Akşener, Erdoğan’a karşılığında ‘kumar masası’ benzetmesini kullanarak “Biz Sayın Erdoğan’ın ulusallık ve yerlilik üzerinden yaptığı tanıma gereksinim duyan bir parti değiliz. Biz 2017’de yapılan ve bugünkü bu ucube sistemi getiren o referandumda çok net çok açık hal koyan insanların kurduğu bir partiyiz. Çizgisinde hiç kırıklık olmayan, tıpkı kararlılıkla savunan bir partiyiz. Milletimizin geleceğinin heba edildiği bir kumar masasında hiç olmadık, bundan sonra da olmayız.” diye konuşmuştu.

AHMET HAKAN: HEDEF BU İLETİSİ KARARSIZ MUHAFAZAKÂRLARA İLETMEK

Hürriyet’ten Ahmet Hakan ve Rauf Tamer Lider Erdoğan’ın UYGUN Parti’ye davetini ve Akşener’in kızgın karşılığını tahlil etti.

Erdoğan’ın daveti için “Altılı Masa’dan korktuğu için masayı dağıtmaya çalışıyor.” ve “Erdoğan, kazanamayacağını anladığı için UYGUN Parti’yi saflarına çekmeye çalışıyor.” algısının tam manasıyla muhalefetin muhalefete propagandası olarak pahalandıran Hakan “Hedefinin ve emelinin, bu bildirisi kararsız muhafazakârlara iletmek olduğundan yüzde bir milyon eminim” sözleriyle çağrının nasıl okunması gerektiğini şu tabirlerle aktardı;

İYİ Parti’nin masadan kalkmayacağını Erdoğan’ın varsayım etmediğini düşünmek, Erdoğan’ın siyasetten hiç anlamadığını düşünmekle muadildir.

En Erdoğan zıddı şahıslar bile bu türlü düşünmenin saçma kaçacağını bilirler.

Muhalefetin muhalefete propagandası karşısında…

Şu iki yaklaşımdan birini seçmek mümkün:

– BİR: Kelam konusu propagandanın sağladığı tatlı, huzurlu hayale dalmak.

– İKİ: Acı ve rahatsız edici de olsa gerçeklere kulak vermek.

Birinciyi tercih edenlere “tatlı rüyalar” der geçerim.

İkinciyi tercih edenlere ise işin gerçeğini şöyle izah etmek isterim:

Erdoğan, YETERLİ Parti’yi masadan kalkmaya ve ulusal duruşa davet ederken…

İYİ Parti’yi değil, DÜZGÜN Parti’ye gönlü kayabilecek ortada kalmış, kararsızlığa düşmüş muhafazakâr seçmenleri maksat alıyor.

Onlara şu bildirisi vermek istiyor:

İYİ Parti, ulusal duruşa sahip bir parti üzere gözüküyor. Lakin “Altılı Masa” kurgusu, ulusal duruşa alışılmamış bir kurguya sahip. Bakın, ben ÂLÂ Parti’yi ulusal duruşa çağırdım. Elimden geleni yaptım. Lakin görüyorsunuz, reddettiler.

Erdoğan’ın bu iletisi, tesirli olur mu olmaz mı?

Bilmiyorum.

Ama maksadının ve emelinin, bu bildirisi kararsız muhafazakârlara iletmek olduğundan yüzde bir milyon eminim.

RAUF TAMER: AKŞENER’E “GEL CUMHUR İTTİFAKI’NA KATIL” DİYEN YOK

“Kılıçdaroğlu’nun peşine takılmakla neler kaybedeceğini başından beri yazıyorum” diyen müellif Tamer Akşene’in aksi yanıtına dikkat çekerek süreci şu biçimde kıymetlendirdi;

Akşener’e “Ayrıl oradan” diye seslenmek ne demek?
“Gel bize katıl” demek mi?

Hayır… 

O masal, 21 yıl öncede kaldı. 

Şimdi Lider Erdoğan, Meral Akşener’e galiba şunu söylemek istiyor: 

– Ne işin var orada? 

Zannederim milyonlarca insan da tıpkı şeyi düşünmektedir: 

“Ne işin var o masada?” diye sormayan mı kaldı? 

İlk soranlardan biri de benim… Kılıçdaroğlu’nun peşine takılmakla neler kaybedeceğini başından beri yazıyorum…  

Orada durdukça daha da neler kaybedeceğini göreceğiz. 

Lakin evvel şu noktaya  açıklık getirelim. 

Akşener’e “Gel Cumhur İttifakı’na katıl” diyen yok. 

Öyleyse? 

Niye aksi yanıt verdi? 

– Bu bir davet değil ki. 

Velev ki davet. 

İnsan, davet’e kızar mı? 

“Gelmiyorum” dersin olur biter. Seni yalnızca uyarıyorlar. Ulusal ve yerli bir duruş sergilemen için… 

Bu da her Türk’ün hakkı. 

Niye kızdı sahi? 

Ne var bunda? 

Yoksa… Meral Akşener’i de mi kaybetti Türkiye? 

Milli ve yerli üzere kavramlar, artık onu da mı rahatsız ediyor? 

Hay Allah. 

Körle yatan daima şaşı mı kalkıyor?