DOLAR 14,6952 0.14%
EURO 16,2508 -0.03%
ALTIN 912,64-0,10
BITCOIN 664576-4,38%
İstanbul
21°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Pandemi cinsiyet eşitsizliğini artırdı

Pandemi cinsiyet eşitsizliğini artırdı

Pandemiyle siyaset, ekonomi, eğitim başta olmak üzere birçok sektörde kadın erkek eşitsizliği derinleşti. Tüm dünyada eşitliğin sağlanacağı zaman, 136 yıl sonrasında öngörülüyor. Türkiye’de kadınlar, uzun yıllardır kariyer basamaklarında cam tavanı aşamıyor. Öyle ki 81 il milli eğitim müdüründen 2’si; YÖK’te 18 üyeden 1’i kadın; 207 üniversitede ise 20 kadın rektör var

ABONE OL
Mart 7, 2022 18:01
Pandemi cinsiyet eşitsizliğini artırdı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mine Özdemir  Güneli – Dünyanın birçok ülkesinde siyasetten eğitime farklı sektörlerde yaşanan cinsiyet eşitsizliği adalet ihlallerine sebep oluyor. Kovid-19 salgınıyla eşitsizlikte makas gittikçe açıldı. Pandemide bir işte çalışan ya da çalışmayan her yaş grubundan kadının hane içi amel yükü hiç olmadığı kadar artarken, ücretler ya azaldı ya da alınamadı. Kapanma hali, ekonomik sorunlar ve gelir kaybı da kadına yönelik hane içi erkek şiddetini artırdı. 

En aka fark siyasette

8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Birsen Talay Keşoğlu, pandemiyle daha da derinleşen cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı sonuçlara dikkat çekiyor. Pandemiyle bir amel yerinde çalışan ya da çalışmayan her yaş grubundan kadının hane içi amel yükünün hiç olmadığı kadar arttığını söyleyen Keşoğlu, Kovid-19 pandemisini, ‘cinsiyetli’ bir küresel kriz olarak tanımlıyor. Keşoğlu, World Economic Forum’un 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu ile ilgili şu çarpıcı bilgileri paylaşıyor: “Gösterilen gayret bugünkü gibi devam ederse, dünyada, tüm kategorilerde, tam olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için ortalama 136 yıl daha beklemek gerekecek. En aka farkın yaşandığı meydan ise siyaset. Bugüne kadar bu farkın sadece yüzde 22’si giderildi. Eşitlik mücadelesi mevcut olan biçimiyle devam ederse, cinsiyet eşitsizliklerinin gelecekte Batı Avrupa’da 52 yılda, Kuzey Amerika’da 62 yılda ve Güney Asya’da 195 yılda ortadan kalkacağı varsayılıyor.”

Şiddeti tetikledi

Salgın nedeniyle işini kaybeden kadın oranının, erkeklere kıyasla daha yüksek olduğunu kaydeden Keşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi, TÜSİAD ve TÜRKONFED’in ortak yürüttüğü çalışmayla ilgili şu bilgileri verdi: “Özel sektörde çalışan kadınların yüzde 99’u artan hane işleri, çocuk, yaşlı ve hasta bakımı nedeniyle pandemide zorlandıklarını; yüzde 97’si uzaktan ve evden çalışma nedeniyle amel yüklerinin fazla arttığını; yüzde 94’ü stres, endişe ve tükenmişlik yaşadıklarını; yüzde 84’ü gelir kaybı yaşadıklarını; yüzde 89’u ise hane içi şiddetin karantina ve artan amel yükü bağlamında yaygınlaştığını belirtti.” Salgında kapanma hali, artan ekonomik sorunlar ve gelir kaybının kadına yönelik hane içi erkek şiddetini tetiklediğine dikkat çeken Keşoğlu, “BM’nin yayımladığı küresel veriler, salgının kadınların son 25 yıldır eşitlik mücadelesinde elde ettikleri kazanımları yok edebileceğine işaret etse de umudumuz ve birikimimizle eşitlik arayışımız devam edecek” dedi.

Akademide cam tavanı aşamıyorlar

Türkiye’de eğitimde birçok alanda kadınlar vazife alıyor ancak kariyer basamaklarında cam tavanı aşamıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), vilayet milli eğitim müdürlükleri, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversitelerdeki kadınların vazife dağılımı bunu ortaya koyuyor. MEB’de üç bakan yardımcısından biri kadın. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Petek Aşkar, 6 birimden sorumlu. MEB’in 23 umumi müdürlük biriminde de Basın Halkla İlişkiler Müşaviri Yıldız Aktaş Özdoğan, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Nazan Şener olmak üzere iki kadın müdür bulunuyor. 81 vilayet milli eğitim müdürlüğünde ise 2 kadın müdür vazife alıyor; bu isimler Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aldoğan ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Nesrin Kakırman. 18 üyesi bulunan YÖK’te ise Prof. Dr. Zeliha Koçak Tufan, biricik kadın üye.

20 rektör bulunuyor

Üniversitelerde ise hal farklı değil. Türkiye’de 129’u devlet, 74’ü vakıf ve 4’ü vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 207 yükseköğretim kurumu var. Bu kurumlarda 99 bin 571’i erkek, 83 bin 618’i kadın olmak üzere 183 bin 189 akademisyen bulunuyor. Akademisyenler içinde kadınların oranı yüzde 45. Ancak kariyer basamakları yükselirken kadınların oranı düşüyor. Öyle ki akademide 25 bin 189’u erkek, 27 bin 108’i kadın olmak üzere 52 bin 297 araştırma görevlisi var. Üst unvanlarda ise kadınlar ile erkekler arasında makas açılıyor. Üniversitelerde 41 bin 147 tabip öğretim üyesinin 22 bin 437’si erkek, 18 bin 710’ü kadın; 19 bin 737 doçentin ise 11 bin 810’u erkek, 7 bin 927’si kadın. 31 bin 995 profesör bulunuyor ve burada aradaki fark fazla yüksek. Öyle ki profesörlerin 21 bin 398’i erkek, 10 bin 597’si kadın. 207 üniversitede 8’i devlette, 12’si vakıflarda olmak üzere 20 kadının rektörlük koltuğunda oturduğu görülüyor.

En az 10 karakter gerekli