Emisyonları düşürmenin en ucuz yolu, rüzgar ve güneş gücü

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA muhabirinin Birleşmiş Milletler bünyesindeki Hükümetler Ortası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) emisyon azaltımına odaklanan İklim Değişikliği 2022: İklim Değişikliğinin Azaltılması raporundan derlediği bilgilere nazaran, global sera gazı emisyonları 2010-2019 periyodunda insanlık tarihinin en yüksek düzeyine ulaştı. Emisyonlar, 2019’da 2010’daki düzeyine nazaran yüzde 12, 1990’daki düzeyine nazaran ise yüzde 54 (21 gigaton) daha yüksekti.

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlar 2019’da 59 gigaton karbon muadiliyle 1990’dan bu yana en yüksek düzeyini görürken emisyonların yüzde 34’ü güç tedariki, yüzde 24’ü sanayi, yüzde 22’si tarım, ormancılık ve arazi kullanımından, yüzde 15’i ulaşım ve yüzde 6’sı binalardan kaynaklandı.

Global sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sonlandırmak için 2030’a kadar emisyonların en az yüzde 43 (24 gigaton) düşürülmesi gerekiyor. Emisyon azaltımında bu oranın başarılabilmesi için kömür kullanımının 2030’a kadar yüzde 75 gerilemesine, yenilenebilir güç kaynaklarından elektrik üretiminin ise süratle artmasına muhtaçlık duyuluyor.

GÜNEŞ GÜCÜ KAPASİTESİ 10 KATTAN FAZLA ARTTI

Gereksinim duyulan emisyon azaltım ölçüsünün üçte birinin yalnızca güneş ve rüzgar gücü santralleri kurarak düşürülebileceği hesaplanıyor.

IPCC raporundaki hesaplamalara nazaran, ünite maliyetleri 2010-2019 devrinde sırasıyla yüzde 85 ve yüzde 55 azalan güneş ve rüzgar gücü emisyonların azaltılmasında en ucuz yol haline geldi.

Güneş gücünde megavatsaat başı maliyet 2000’deki 600 dolar düzeyinden, 2020’de 100 dolara kadar geriledi.

Bu periyotta güneş gücü kapasitesi 10 kattan fazla artarken maliyetleri yüzde 85 düşen lityum-iyon bataryalar sayesinde elektrikli araç kullanımı da 100 kattan fazla büyüme gösterdi.

Londra merkezli fikir kuruluşu Ember’in datalarına nazaran, güneş ve rüzgarın global elektrik üretimindeki hissesi 2021’de yüzde 10,3’e çıkarak rekor kırdı. Global elektrik talebinin yüzde 93’ünü oluşturan 75 ülkeden 50’si kıymetli bir eşik olarak görülen yüzde 10 bandını aştı.

Güneş gücü, 2021’de de son 17 yıldır olduğu üzere en süratli büyüyen kaynak oldu.

RÜZGAR VE GÜNEŞ, GELECEĞİN ELEKTRİK SİSTEMİNİN “BEL KEMİĞİ” OLACAK

Avrupa İklim Vakfı Üst Yöneticisi (CEO) Laurence Tubiana, IPCC’nin son raporunun hükümetler için güç güvenliğini sağlamalarının ve maliyetleri düşürmenin en süratli yolunun pak güce yatırım yapmak ve fosil yakıtlardan sonsuza kadar vazgeçmek olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Yeni doğal gaz ve kömür altyapısının halihazırda karşılaşılan önemli iklim maliyetlerini artıracağına dikkati çeken Tubiana, “Bu durum, birebir vakitte sıklıkla tansiyon, çatışma ve makro-ekonomik istikrarsızlıkla irtibatlı jeopolitik fosil yakıt sarmalını da besleyecek.” değerlendirmesinde bulundu.

Ember Global Program Başkanı Dave Jones ise pak bir elektrikli geleceğin inançlı iklime giden yol olduğuna işaret ederek “Kömürden elektrik üretiminin bu 10 yılda çökmesi gerektiğini uzun vakittir biliyorduk lakin IPCC raporu bunu çok net halde ortaya koyuyor. 2030’a kadar pak elektriği artırmaya yönelik muazzam bir global gayret, kesimi 1,5 derece patikasında tutuyor.” sözlerini kullandı.

Rüzgar ve güneşin ucuz, pak, inançlı, ölçeklenebilir ve geleceğin elektrik sisteminin bel kemiği olacağının altını çizen Jones, şunları kaydetti:

“Ancak şu anda hükümetler gereken aciliyetle hareket etmiyorlar. Rekor kıran rüzgar ve güneş gücü, yanlışsız tarafta ilerlediğimizi gösteriyor. Mümkün olan en kısa müddette yüzde 100 pak elektriğe ulaşmak için rekorlar kırmaya devam etmemiz gerekiyor. Elektrik bölümü, elektrikli bir geleceğe geçerken başka dallarda büyük azaltımların önünü açmanın da anahtarı.”